14 Eylül 2009 Pazartesi

legally blonde!!


Ben aslında cok fazla flim-tv seyretmeyi sevmem, yakınlarım bilirler..herzaman açılan tv yerine çay sohbetlerini, konuşmayı tercih ederim. Burada da tv. seyretmiyoruz bence %100 iletişimi öldürüyor ve insanı kendisine hapsediyor. Sık sık dvd seyrediyoruz ki bu saçma tv programlarından daha eğlenceli bana göre.. İstanbul da iken surekli yaşanan bir diyalog "Nazlı hadi hazırlan sinemaya gidiyoruz!! AA neden siz en iyisi bana gelin çay içer sohbet ederiz"...bu senelerce böyle devam etti:))



Burada az çok dvd seyretmeye alıştım, genelde flimler mutlu son ise, ölüm-hastalık vs... yok ise seyredebiliyorum.. Cuma akşamı "legally blonde" u seyrettik, aslında oldukça eski bir flim ama dedim ya ben biraz geriden takip edebiliyorum :))



Insan sanırım seyrettiği flimlerde kendinden birşeyler bulduğu zaman o flimi daha çok sevip keyifle seyrediyor.




Flimi hemen hemen herkes biliyordur ama özetle "aslında sırf sevdiği adamın kendisini ciddiye almasını sağlamak için hukuk fakultesine girip, daha sonradan aslında ne kadar başarılı olacağını görüp devam eden, bu sırada da çok başka bir ortama ait olduğundan kendisini bu yepyeni ortama kabul ettirme çabaları sarfeden 25 yaslarinda bir kizin hikayesi"...Gerçekten flim çok eğlenceli idi .



Kendimde buldugum kisim bu degildi tabii ki:) En cok hosuma giden, sartlar-zaman-mekan ne olursa olsun insanin kendi tarzindan ve dogalligindan odun vermeden, heryerde ve her zaman kendisi olarak varolmasi gerektiginin flimde cok guzel bir sekilde vurgulanmis olmasi idi...Bu bence gunumuzde bir sorun ve cevremizde o kadar dogalliktan uzak, kisisine ve yerine gore davranan insanlar var ki..Sanirim hayatimda en cok katlanamadigim hadise dogalliktan uzak olmak. Aslinda dogallik altyapisinda bircok alt baslik bulunabilir; kendine guven, gosteristen uzak olma, ne istedigini bilme gibi.



Boyle insanlar bir sure sonra birbirlerini buluyor, yani dogal insanlar..Hayatla pek bir kavgalari olmuyor ne isteyip ne istemediklerini biliyorlar..Sadece kendi savaslarini kazanmaya, kendilerini yenmeye calisiyorlar, baska kimsenin basarisi ya da zenginligi onlari ilgilendirmiyor. Ya oldugun gibi gorun ya da gorundugun gibi ol, bence bu inanilmaz guzel bir hayat felsefesi.



Neden bu kadar okullara gidiyoruz, egitim aliyoruz? Hayatta basarili olabilmek, bir yerlere gelebilmek icin. En buyuk basari iyi ve sevilen insan olabilmek bana gore, zaten bu iki asama halledilmisse gerisi de gelecektir mutlaka. Is anlaminda tuttugunu koparan, elinden her is gelen ama bununla beraber asosyal ve sevilmeyen biri olmayi kimse istemez sanirim.



Flimde Harward Law gibi ciddiyetin hukum surdugu ilim ve irfan yuvasinda, kendi civil civil karakteriyle , tarzindan odun vermeden, tabiri caizse "suruye kapilmadan" basarili olmanin oykusu vardi. Tamam bu kadar edebi veya sanatsal bir yapit olmadigini bende biliyorum fakat bence flimdeki vurgulamalar hayat uzerine idi, bana umut veren ve mutlu eden..



Insan tamamen kendi oldugu zaman arkadaslari da onu buluyor sanirim, birileri olmaya calisirsaniz o birilerinin arkadaslari sizin arkadasinizmis gibi yapiyor ama siz gercekten kendiniz oldugunzda anliyorsunuz kim gercek kim sahte!!



Bende okula basladigimda buraya ait olmadigimi dusunuyordum hatta hala amerikaya ait olmadigimizi dusunuyorum ama yine de yasadigin yerlerden birseyler ogrenmek hayatta sana deneyim-tecrube olmasi icin, kendinden cok da odun vermeden uyum saglamalisin ki biz bunu yapiyoruz. Buarada bunca kendi halin ve tavrinla basarili olabilmek icin kendine inanmak gerekiyor. Flimde de karakterimiz okulundan mezun olurken ilk basta kendisine kimsenin inanmamasina ragmen, kendisinin inanarak basardigini vurguluyor. Bu da benim icin baska bir ders, aslinda hep duyup bildigimiz ama uygulamaya gelince yapamadigimiz gercekler mi bunlar?Ise ilk olarak kendimize inanmak ile baslayabiliriz. Bir insan hayatta ve saglikli ise bence kafasina koydugu her isi yapabilir. Ilk adim karar vermek, ikinci adim hedeflemek, ucuncu adim istemek, ve son olarak baslamak. Iste yolu yariladik bile.


Bu asamalardan gecerken de, her alanda olabilir mesela meslek-egitim-annelik-babalik-okuma- yazma vs.., dogallik-canayakinlik-sevgi ve de guleryuzu hic eksik etmemek gerek.


Hayat tabiiki flim degil ve gercekler tabii ki her zaman mutlu son degil. Ama bazen bazi zamanlarda, bazi adimlar insanlarin kendi elinde ve eger yukaridaki tarife gore uygulanirlarsa olumlu ve istenilen sonuca gitmesi cok olasi.


Eger olmazsa yine inanmaliyiz ki bu asamalar bizi nerede olmamiz gerekiyorsa oraya getirdi...






P.S. : Olasiliklar, hayat ve atilan adimlarla ilgili bir cirpida okudugum Adam Fever'in "Olasiliksiz'


adli kitabini herkese tavsiye ediyorum.



daima sevgiyle...














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder