15 Ocak 2013 Salı

Iki Yas Sendromlari

Bir flimden alinti "Hayatinizin en korkutucu gunu ilk cocugunuzun dogdugu gun..Kendi hayatiniz, sizin de bildiginiz gibi, artik yok. Hem de artik bir daha hic olmayacak. Fakat daha sonra, yurumeyi, konusmayi ogreniyorlar ve sen her an onlarla olmak istiyorsun ve hayatinda taniyabilecegin en enfes kisilere donusuyorlar..."
"Lost in Translation" guzel, enteresan bir flim. Bu diyalog gectiginde ben de esim de gozyaslarimiza hakim olamadik. Turkceye cevirince biraz ifade degisti sanirim ama yine de anlamli.
Zor is annelik, babalik. Hayata dair yanlis yapma haklariniz azaliyor bir kere. Dogru kararlar vereceksiniz, dogru zamanlarda dogru yerlerde bulunacaksiniz. Donup arkaniza baktiginizda, gozlerinizin icine bakan, sizden cok fazla beklentisi olan, dunyanin en masum gozleri size dikilmis ve yonlendirilmeyi bekliyor, nakis isler, hamur yogurur gibi dogrulari ona aktarmanizi bekliyor.
Ona bazen oyle bir kiziyorsunuz ki, sizi tutabilene askolsun. Bu bebek ve cocuk milleti sabrinizi, sinirlarinizi sonuna kadar zorluyor. Oyle anlar yasiyorsunuz ki, bazen ne guzellik, tatli soz, ne de kizma veya bagirma cozemiyor. Ben cogu zaman onlari guvenlice yerlestirip, kendi odama gidip bagirip cagirabiliyorum. Ozellikle burada (Amerika'da) bakicisiz gunlerde "care sizsiniz" cunku.
Ben yapi olarak biraz (aslinda oldukca) fevri bir insanim. Yani cok cabuk sinirlenip dunyami karartabilirim. Bir o kadar da kolay unutur donup arkama bakmam,  ve daha sonra neden bu kadar sinirlendigime de anlam veremem. Anne olarak da kolayca kizan bir anneyim, yani hayatin her alaninda oldugu gibi sinirlarima mudahale edildiginde cileden cikiyorum cok kolayca.
Cocuklariniz olunca bu cileden cikma esiginizi yukseltmeniz gerekiyor, ama bunun icin de cok elverisli sartlariniz olmasi gerekiyor.
Mesela, ikinci bebegime hamile kaldigimda ilki 17 aylikti ve iki yas sendromlari baslamak uzere idi. Bu sendromlar ne mi? Bir kere inatlasma donemi, "sakin yapma" diye hasbel kader bagirdiniz mi? Yapilmasini garantiye aldiniz demektir. Her seye "hayir"deme donemi. Aslinda mantik basit, yapmasini istediginizin tersini soyleyeceksiniz.  Bebekleri veya cocuklari ogle uykusu uyuyan anneler ne kadar sansli olduklarini biliyorlardir umarim. Benim ilk kizim, ben hamilelik hormonlari, mide bulantisi, yorgunluk ve uyku ile bogusurken 7/24 oynamak istiyordu. O donemin zorlugunu hatirlamak bile istemiyorum bazen. Hatta, dogum icin hastaneye gidecegim gun (herzamanki gibi yardimcimizin bir mazereti vardi)  esim eve gelene kadar elimde oyuncaklar, cildirmamak icin dualar ediyordum. Neyse cok sukur bu donemler geride kaldi. Kizim suanda 2.5 yasinda, ogle uykusu hala uyumuyor. Bazi gunler yorgunluktan pes ediyor ama o gunlerde de iki numara ariza modunda oluyor ve o hic uyumuyor. Bir de hic sebepsiz aglama ve bagirma krizleri donemi. Boyle bir kriz aninda yapilacak en guzel hareket gormezlikten gelmek. Eger kalabalik bir yerde iseniz, cocugunuz ile basbasa kalacaginiz bir ortama gecip bagirmasinin bitmesini beklemek. 
Ikinci kez anne oldugunuz zaman, bazi seyleri goze aliyorsunuz. Mesela, uykusuz geceler, hic sebebi olmayan aglamalar, saat basi bez degistirmeler gibi..Ama 2 yas sendromunu ilk defa yasadiginiz icin bocaliyorsunuz.
Aslinda bazen "o masum iki yastan" cok fazla sey bekliyorsunuz, malum abla oldu artik. Kardesi gelmeseydi hala bebek muamelesi gorecekti. Ben yapi olarak ne yetiskinlerde ne de cocuklar da simariklik unsuruna katlanamiyorum. Bu sebeple sesim yukselebiliyor. Neyseki 2 yasimizda yedigimiz azarlari hatirlamiyoruz. Cocuklar disiplin istiyorlar, karsilarinda kosulsuz her istediklerini yerine getiren biri varsa, bunu suistimal edebiliyorlar. Kacinilmadan verilmesi gereken tek sey kosulsuz sevgi aslinda. Bu sevgiyi alan cocuk, disiplin edilebiliyor kolayca.
Bebekler anne rahmine dustukleri anda karakterleri de olusmaya baslarmis. Yani siz nur topunuzu kucaginiza aldiginizda aslinda o minicik ve bumburusuk goruntusunun altinda basli basina bir sahsiyet ve karakter bulunuyor. Mesela ben kizima ogle uykusu uyumuyor diye gunlerce kizip sinir harpleri gecirdim. Sonra saglam kafa ile dusundugum zaman, ben bu yasimda bile gunduz uyumaktan hic hoslanmadigimi, gece sadece 2 saat bile uyumus olsam gunduz aktif olmayi tercih ettigimi farkettim.
Esimin de benim de karakterlerimizin en zor kismi olan inatci taraflarimizi bu masum miniklerin de aldigini, ve ne yaparsam yapayim inatlarini kiramayacagimi farkettim.
Mesela buyuk kizim televizyon seyrediyor ve  televizyonun artik kapanmasi gerekiyor, disari cikmak (yani attaaa gitmek") gibi daha cekici bir opsiyonu yok ise televizyonu kapatmak biraz sikinti yaratabiliyor, bu durumda yapilmasi gereken en guzel sey, onunla bu konuda tartisip inatlasmak yerine dikkatini baska bir seye cekmek. Aslinda bu taktik cocuklar konusunda hemen hemen her zaman ise yariyor. Yapma, elleme, kosma, ziplama, bagirma, hoplama demek yerine ona daha cekici gelecek aktiviteler sunmak, onu olumlama yoluyla motive etmek pozitif sonuclar doguruyor.
Butun annelere ve anne adaylarina, bebeklerin ergenlik donemi olarak addedilen iki yas sendromunu atlatmalarinda bol sans diliyorum.
Unutmamamiz gereken en onemli husus, kendimize yapilmasini istemedigimizi baskasina yapmamak, hangimiz bize zorla yemek yedirilmesinden ya da sevmedigimiz bir kiyafetimizin giydirilmesinden ya da en cok sevdigimiz tv programinin seyrettirilmemesinden hoslaniriz ki?
Cocugunuz yemek yemiyorsa (ve tibben herhangi bir mudahaleye ihtiyaci yoksa) birakin yemesin, cok acikinca caresiz sizden yemek isteyecek. Zorlamak onun iki yas sendromunu daha siddetli yasamasindan baska bir ise yaramaz. Bir de her konuda birkac opsiyon sunun. Fakat unutmayin ki opsiyonlar cogaldikca kafasi karisabilir. Pilav mi? Makarna mi? Resim yapmak mi? Hamurla oynamak mi? gibi iki farkli opsiyonun kendisine sorulmasi onu cok iyi hissettirecektir. Aslinda bu denli basit ama biz yetiskinler karmakarisik yapabiliyoruz bazen tipki kendi hayatimizda yaptigimiz gibi.
Her anne kendi sag duyusu ile hareket etmeli, bu isin bir kurali ve dogrusu yok, daha iyisi veya daha kotusu de yok sanirim, sadece nacizane deneyimleri paylasmak ve fikir teatisinde bulunmak amac.
Yazilarimi okuyan, fikirlerime deger verip soru soran arkadaslarima binlerce tesekkur.
Sevgiyle kalin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder